Çocuk Eğitimi Çok Mu Zordu Yoksa Biz mi Yanlış Anladık! İşte Çocuk Eğitiminde Yapmamaz Gerekenler

Çocuk Eğitimi Çok Mu Zordu Yoksa Biz mi Yanlış Anladık! İşte Çocuk Eğitiminde Yapmamaz Gerekenler
Bir çok ebeveyn “çocuğumu büyütürken neler yapmalıyım” sorusunu zihninde dolaştırır. Belki de cevap soruyu tam tersinden okumakta saklı.. Nasıl mı? İşte bu sorunun cevabı...

Son yıllarda çocuk terbiyesi üzerine yazılan kitaplar, yapılan seminerler, anne baba atölyeleri gibi bir çok eğitimle ebeveynler kendilerini geliştirme konusunda eski yıllara oranla daha aktif. Bilgiye ulaşmanın oldukça kolay olduğu, yerli ve yabancı bir çok kaynağa kolaylıkla ulaşabileceğimiz ve çocuk deyince daha ilk andan itibaren bulabileceğimiz yığınla bilgi var. Bu durum oldukça büyük bir kolaylıktır fakat, kişi öğrendiği bu bilgileri hayata geçiremediğinde çaresiz hissederek “simdi ben ne yapmalıyım” diye düşünebilir.

Aslında her ebeveynin en büyük arzusu ve hedefi; başarılı ve çalışkan, özgüvenli ve aynı zamanda saygılı bireyler yetiştirmektir. Kabul edelim ki her insanın mizacı, zekası, kişisel özellikleri, beklentileri, hedefleri, arzuları farklıdır. Bizler ebeveyn olarak belki de çocuğumuzun davranışlarını bu anlamda baskılıyor ve ortaya tek tip insan çıkarmaya çalışıyoruz farkında olmadan. Tüm bunları bir araya getirince anne baba olarak akıllara gelen soru şu. Peki o halde ne yapmalıyım? Akıllara gelen bu soru gayet yerinde aslında. O zaman belki de ilk adımı, bu soruyu tersinden sorarak atabiliriz.
Sorumuz şu. Çocuk eğitiminde neyi yapmamalıyım?

Bazen biz yetişkinler şu ifadeyi kullanırız. “Çocuk gibi beni rencide etme! Çocuk gibi beni uyarma! Çocuk gibi beni azarlama! “ Bu ifadeler içerisinde bizler aslında “çocuğa bunları yapabilirsin ama bana yapamazsın ”demek isteriz. Oysa bir yetişkinin çocuktan, bir çocuğunda yetişkinden hiç bir farkı yoktur. İnsan küçükte olsa, büyükte olsa aynıdır.

Kendini ebeveynlik sürecinde geliştirmek isteyen, çocuğunu yaralamadan ve çatışmaya girmeden ebeveynlik yapmak isteyen aileler, bocaladıkları her an ellerinde bir rehber olsa da adım adım takip ederek problemi bir çırpıda çözülüversin istiyor öyle değil mi? Tüm bunlar bir gayesi olan, ama çaresiz hisseden anne babaların belki de iç sesi gibi. O halde başta ki soruyu hatırlayalım. Çocuk yetiştirirken neyi yapmamalıyım?

Hepimiz yolculuk yapmak için metroya bir kere de olsa binmişizdir. Metro duraklarında, raylara yakın bölge de bir çizgi vardır ve bu çizgiyi geçmek tehlikelidir. İşte çocuk eğitiminde de neyi yapmamalıyım sorusunun özetle cevabı, bu sınırı geçmemektir. Peki o sınırlar nelerdir?

Eleştiri: Bir kimse sürekli eleştirildiği bir ortamda bulunursa bu durum öncelikle kendisine olan güveni zedeler. Ne zaman bir davranışta bulunacak olsa, kendi başına bir iş yapacak olsa “acaba” sorusu kafasında dolaşır durur. Üstelik kendisi de insanları sürekli eleştiren ve hiç bir şeyden memnun olmayan bir yetişkinliğe doğru yol alıyordur.. Bunun dışında mesela; çocuğumuz bize dışarda yaşadığı bir olayı anlatıyor. Bu olayda kendisi haksız. Daha ilk anda “ama sende şöyle yapmasaydın ”denilerek eleştirilen çocuk kendini kapatır ve artık anlatmaktan kaçınır. Elbette yaptığı yanlışı bilmesi lazım fakat, bu konuyu konuşmak için uygun zaman ve zemini beklemeliyiz. Özetle ilk kuralımız “Eleştirme”

Çocuğa karşı sürekli suçlayıcı bir dil kullanmak: Bazı zamanlar karşılaştığımız durumla baş edemediğimizde çocuğa karşı genellikle kendini suçlu hissetmesine sebep olan bir dil kullanırız.. “hep böyle yapıyorsun, sen öyle yapmasaydın böyle olmazdı, ben sana bunu kaç kere dedim ”gibi sözler oldukça yaralayıcı olabiliyor. Çünkü bir kimse ister yetişkin ister çocuk olsun, yaptığı bir yanlışta zaten içeride bir suçluluk hissediyordur. Bu durumun sürekli başa kalkılıyor olması, “ sana o kadar dedim” ben sana demiştim” gibi cümleler artık olan olduktan sonra faydasız ve aynı zamanda inciticidir..

Çocuk hiçe sayılarak alınan kararlar: Aile içerisinde birlikte yapılacak her hangi bir eylemi, sadece ebeveynler olarak karar almak, fikrini sormamak.. Taşınma, tatile çıkma, yolculuk, misafirlik gibi birlikte yapılan aktivitelerden öncesinde haber vermeyip ani bir şekilde “yapacaksın, mecbursun” gibi bir şart koşma, çocuğu hiçe saymak olduğu için değersiz hissettirir. İstişare ederek hareket etmek, çocuğa da fikrini sormak son derece önemlidir.

Her hangi bir olayda çocuğun duygularını önemsemeden sadece davranışa odaklanmak: Ne hissediyorsun sorusu bize sorulduğunda kendimizi ne kadar değerli hissettiğimizi ve duyguya odaklandığımızı hatırlayalım. Bir çok kimsenin yetişkinliğinde zorlandığı ve çıkmazda gibi hissettiği durum, duygularını ifade edemiyor olmak. Oysa bir insanın yaşamında en önemli kazanımlardan biri duygularını tanımak, yönetmek ve ifade edebilme becerisi. Bundan dolayı olayların ardında ki duyguya odaklanarak çocuğa ne hissettiğinin sorulması, problemlerin çözümünde de önemli rol oynamaktadır..

Duygusal destek almak için dertleşmek: Çocuk eğitiminde en önemli sınırlardan birisi de, kendi yaşadığımız olumsuz duygu ve problemleri çocuğa aktarmak. Bazı ebeveynler çocuklarını dert arkadaşı gibi görürler .Kâh evliliği ile ilgili, kâh kayınvalide, görümce, akraba ve benzeri insan ilişkilerinde yaşadıkları problemleri çocuğa aktarırlar. Oysa o bizim arkadaşımız değil, çocuğumuzdur ve bunları kaldıracak ,anlamlandırabilecek donanıma sahip değildir. Küçük bir bardağa oldukça fazla su doldurursak sonucun ne olabileceğini az çok hepimiz biliriz .

Koşulsuz sevgi: Koşulsuz sevgi ifadesini bir çok defa duymuşuzdur. Peki nedir bu koşulsuz sevgi? Çocuk her ne olursa olsun onu seven bir ailesi olduğunu bilmeli. Eğer istediğimizi yapmadı diye yüzümüz düşüyor , kendimizi kapatıyor ve hatta küsüyorsak işte bu duygusal şiddettir. Daha da kötüsü “yaparsan sevmem, yapmazsan anne baban olmam ”gibi ifade ve tavırlar , tarifi mümkün olmayan yaralar açabilir

Başkalarının yanında rencide etmek, sürekli uyarmak ve küçük düşürmek: Bu durum yetişkinlerde olduğu gibi, çocukların da hoşuna gitmeyen bir davranıştır. Hiç bir yetişkin, kabahati olsa bile bunun sürekli gündeme gelmesi ve hatta başkalarının yanında dile getirilmesinden hoşlanmaz. Tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi, çocuklarda da durum hiçte farklı değil...

Peki geçmişte bu durumları yaşadık ve bu hataları yaptık, şimdi ne olacak?

Yine bir çok ebeveynin doğruyu öğrendiğinde “şimdiden sonra ne yapabilirim” sorusu zihnini meşgul eder. Hatta artık her şey bitmiş ve bütün yanlışlar yapıldığı için geriye dönüşü olmayan bir yola girilmiş gibi hissettirebilir.

Fakat unutulmamalıdır ki; telafisi olmayan bir şey yoktur. Yeter ki kişi, an bu andır ve şimdi hemen ayağa kalkmalıyım”diyerek kendini düzeltmeye bir yerden başlasın.

Adım adım bu sınırlara dikkat ettikçe, zamanla çocukla aramızda oluşan güven bağı kuvvetlenecek ve anlaşıldığını hisseden her insanda olduğu gibi, çocuklarda da anlaşılmanın verdiği huzur hali olacaktır. Şurası bir gerçektir ki; Anlaşılmak yeryüzünde ki her canlının en önemli ihtiyacı.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
En Yeniler