Hippoterapi, Sağlık Bakanlığı tarafından tamamlayıcı tedaviler arasına alınmalı

Hippoterapi, Sağlık Bakanlığı tarafından tamamlayıcı tedaviler arasına alınmalı
Avrupa Birliği destekli Hippoterapi Türkiye Projesi, at destekli terapiyi Türkiye'de yaygınlaştırmayı hedefliyor.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından "Sağlığa Erişim" başlığı altında kabul edilen "Hippoterapi Türkiye Projesi" kapsamında oluşturulan icra kurulu Türkiye'de at destekli terapi ağının oluşturulması, atçılık profesyonelleri ile sağlık alanında çalışan hekim, terapist, veteriner hekim gibi uzmanlar, üniversite, kamu kurum kuruluşları, spor kulüpleri, sivil toplum örgütleri, rehabilitasyon merkezleri gibi tüzel kişilikleri bir araya getirmek ve Sağlık Bakanlığı tarafından tamamlayıcı tedaviler arasına alınması için başlatılan çalışmalarına devam ediyor.

Disiplinlerarası bilimsel altyapı ile at destekli terapi uygulama potansiyeli olan 7 coğrafi bölgedeki kentlerde bilgilendirme toplantıları düzenleyen Hippoterapi Türkiye, Erzurum'da da konunun tarafı kurumlarla bir araya geldi. Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi'ndeki toplantıda serebral palsi, otizm spektrum bozukluğu, down sendromu, multiple skleroz, denge ve hareket bozuklukları, dil ve konuşma bozuklukları, nöropsikolojik bozukluklar, post travmatik bozukluklar, davranış bozuklukları, anksiyete, depresyon ve bağımlılık gibi durumların yol açtığı önemli fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal sorunların ilaç-dışı tedavisinde hippoterapinin hangi destekleri sağladığı ve bilimsel temellere dayanarak nasıl uygulanması gerektiği anlatıldı.

DÜNYADA İLGİ GÖRÜYOR

Hippoterapi Türkiye Projesi İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Torun, hippoterapinin Sağlık Bakanlığı tarafından destekleyici ve tamamlayıcı tedaviler arasına alınması konusunda vizyon ve güç birliği ortamı oluşturulmasını hedeflediklerini söyledi. Sağlık Bakanlığı nezdinde 3 yıldan beri girişimlerde bulunduklarını belirten Torun, konunun taraflarını birlikte çalışmaya davet etti.

Konuşmasında terapinin hekim sorumluluğunda lisanslı terapistleri, at antrenörleri ve at sağlığı açısından veteriner hekimleri kapsayan multidisipliner bir yapıda uygulanmasının önemine dikkat çeken Torun, şunları söyledi: "Hippoterapi, sadece özel gereksinimli çocukların at üzerine bindirilip manejde dolaştırılmasından ibaret olmadığı, aslında düşünüldüğünden çok daha efektif ve sağlığı çok yönlü olarak destekleyici bilimsel uygulamalar olduğu açıktır. Terapi kavramı, sağlığa ilaç kullanmadan kendi disiplinlerinin özel yöntemleriyle insan sağlığına katkı sağlayan sağlık profesyonellerin yaptığı kanıt-temelli uygulamadır. Hippoterapide özen gösterilmesi gereken konu sadece insan sağlığından ibaret değildir. Burada bir canlı varlık olarak ekipte yer alan at temel figürlerden birisi olduğu için at sağlığı ve refahı da çok önemlidir. Elbette, terapiyi gerçekleştirmek için at kendi başına yeterli değildir. Yani at terapi yapan ana aktör değil, terapiye destek olan önemli bir elemandır. Bu bağlamda; terapiyi yürütmekle görevli olan terapistler hippoterapi ile ilgili gerekli eğitimleri almış olmak durumunda. Hippoterapi, ilgili mevzuatlarda öngörülecek eğitimleri alarak yetkilendirilmiş hekim sorumluluğunda, fizyoterapi, ergoterapi, dil-konuşma terapisi gibi terapi lisansına sahip eğitimli-yetkili uygulayıcılar tarafından yürütülen at destekli klinik ve kanıta dayalı uygulamalar bütünüdür."

SOĞUKKANLI ATLARDAN SEÇİLMELİ

Hippoterapide kullanılan atların önemli olduğunu belirten Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi At Antrenörlüğü Programı Öğretim Görevlisi Ali Ekber Ün de "Terapide kullanılan atların bazı özellikleri olması gerekiyor. Sakin, uysal, soğukkanlı ırktan atlar bu uygulamalarda kullanılmalı. Hippoterapide özel gereksinimli çocuklar ata bindiği için atların korkmadan heyecanlanmadan, telaşlanmadan terapi seansını geçirmek zorunda. Örnek olarak, Arap atları gibi hız ve süratiyle bilinen ırklar uygun olmadığından terapide tercih edilecek en son ırklardır. Terapide kullanılan atlar ise sakin yürüyüşlü olmak zorundadır. Hippoterapi Türkiye Projesi kapsamında bölge toplantıları yapıyoruz. Atlıspor kulüpleri, çiftlikler, kurumların yanı sıra hippoterapi merkezlerini yasal çerçevede bilgilendiriyoruz. Henüz yasal mevzuat oluşmadığı için bazı çiftliklerde terapi adı altında yanlış ve eksik uygulamalar yapılmakta. Hippoterapi Türkiye olarak bunun eğitimli ekip işi olduğunu, sağlık profesyonelleri gözetiminde yapılması gerektiğini bildiriyoruz. At antrenörü sadece at eğitiminden sorumlu olduğu için terapistler ve hekim uygulama anında orada olmak zorunda. Ailelerin yetkili sağlık profesyonelleri olmadan engelli yakınlarına hippoterapi yaptırmamalarını istiyoruz" diye konuştu.

KİŞİNİN ÖĞRENMESİNE DE KATKI SAĞLIYOR

Hastalıkları tedavide hippoterapinin katkısı hakkında bilgiler veren Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet İsmail Safa Kapıcıoğlu, pek çok ülkede tamamlayıcı bir rehabilitasyon ve terapi aracı olarak atların kullanıldığını bildirdi. Konuyla ilgili mevzuat ve kurumsal yapıların Hipporetapi Türkiye çalışmaları ile şekillendiğini kaydeden Kapıcıoğlu, atla terapinin faydalarını şöyle sıraladı: "Öğrenme kazanımları, psikolojik kazanımları ve sosyal kazanımlar hipoterapi uygulamalarının ana unsurları olarak öne çıkıyor. Öğrenme kazanımlarında atın kişinin öğrenmesine çok büyük katkı sağladığını biliyoruz. Özellikle çevremizdeki cisimlerin sınırlarını, dünyayı tanımlamamızda dikkatimizi çevreye vermemizde at bize yardımcı oluyor. Engelli bireylerde atlar kullanılırken çevreyle olan ilişkiye yoğunlaşması tedavinin başarıya ulaşmasına çok önemli. El-göz koordinasyonunun geliştirilmesi aynı zamanda çevredeki at sırtında ve atla beraber yapılan faaliyetlerde çok önemli. Bunu bir atla yapılan gezinti değil metedolojik, kanıta dayalı ve verilerin kodlanacağı usulle yapılması lazım ki faydası ortaya çıksın. Aksi takdirde hoşça vakit geçirmenin ötesine geçmez bu uygulamalar. Psikolojik kazanımlar da çok önemli. Atlı terapi özgüvenin artırılmasına da fayda sağlar. Bırakın bir özel ihtiyaçlı bir bireyi içimizden birisi de atın sırtına çıkıp 600-750 kiloluk devasa kas kütlesini istese bizi sırtından atabilecek bir gücü yönetir olmak ve ona komut vermek gerçekten insana özgüven veren bir şey. Atla uğraşmak, hayvanla yani hippoterapi kişinin risk alma kabiliyetini de artırıyor. Bireylerin hayata bakışları daha değişiyor, anlam kazanıyor. Normal olan, normal olmayan durumlar nedir bunları ayırt etmesi de at sayesinde oluyor. Atla uğraşmak sabrı geliştiriyor. Sosyal bakımından ise arkadaşlık, hayvan sevgisinin geliştirilmesinin yanına eğlenceyi de katabiliriz. Özellikle engelli bireylere hastane ortamında, kapalı ortamlarda yaptıramayacağınız hareketleri atın yanında ya da sırtında yaptırmanız çok daha kolay oluyor."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
En Yeniler