"Türkiye’de her 3 yetişkinden birinde obezite var"

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Sönmez, "Obeziteli bireylerin beklenen yaşam süreleri normal kilolu bireylere göre daha kısadır....

ANKARA, (DHA)- Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Sönmez, "Obeziteli bireylerin beklenen yaşam süreleri normal kilolu bireylere göre daha kısadır. Türkiye, Avrupa'nın obezite sıklığı en yüksek ülkesidir. Türkiye'de her 3 yetişkinden 1'inde obezite bulunmaktadır ve bu oran kadınlarda daha fazladır" dedi.

Güven Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü'nden Prof. Dr. Alper Sönmez, obezitenin zararlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Sönmez, "Aşırı yağ dokusu yaşam kalitesini azaltır, kas iskelet sistemi hastalıkları, uyku bozuklukları, depresyon, diyabet, hipertansiyon, astım, karaciğer yağlanması, kalp ve damar hastalıkları ve kanser gibi pek çok kronik metabolik hastalığa neden olur. Vücudun yağ dokusu miktarı arttıkça bu hastalıkların kontrolü güçleşir, daha çok ilacın daha yüksek dozlarda kullanılması gerekir" diye konuştu.

OBEZİTE TANISI NASIL KONULUR?

Prof. Dr. Sönmez, sağlıklı bir erişkinin vücut ağırlığı o kişinin boyu, yaşı, cinsiyeti ve vücut yapısına göre belirlendiğini söyledi. Sönmez, "Vücut yağ miktarını tespit için en sık kullanılan ölçüt Vücut Kitle İndeksi (VKİ) olup, kilogram cinsinden ağırlığın metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle elde edilir (VKİ= kg/m2). Ancak bazı durumlarda VKİ ölçümü yanıltıcı olabilir. Örneğin, kasları gelişmiş kişilerin ve sporcuların VKİ değerleri yüksek olduğu halde bu kişiler kilolu olmayabilirler. Tersine zayıf yapılı, çelimsiz bireylerin VKİ değerleri düşük olduğu halde bu kişilerin karın içi yağ miktarları normalin üzerinde olabilir. Böyle durumlarda bel çevresi ölçümü karın içi yağlanma olup olmadığı daha doğru tespit edilebilir. Bel çevresi standartları cinsiyete göre belirlendiği için daha hassas bir değerlendirme olanağı sağlar" dedi.

OBEZİTENİN NEDENLERİ SIRALADI

Obezitenin nedenlerine ilişkin bilgi veren Prof. Dr. Sönmez, değişen yaşam biçimine de dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Vücut ağırlığımız sosyal ve çevresel faktörlerden etkilenir ve tümüyle kontrolümüz altında değildir. "Modern yaşam" adı verilen günümüz yaşam biçimi, insanları giderek daha fazla kalori almaya ve daha az hareket etmeye yöneltmektedir. Genetik yatkınlık, sosyal ve çevresel stres faktörleri, yetersiz veya kalitesiz uyku, obeziteye en sık neden olan etmenler arasındadır. Ayrıca bazı hormon hastalıkları, kronik hastalıklar ve bunların tedavisi için kullanılan ilaçlar obeziteye neden olabilirler. Obeziteli bireylerin beklenen yaşam süreleri normal kilolu bireylere göre daha kısadır. Türkiye, Avrupa'nın obezite sıklığı en yüksek ülkesidir. Yapılan araştırmalar obezitenin özellikle kadınlarda, orta ve düşük sosyoekonomik düzeyi olan bireylerde daha fazla olduğunu göstermektedir. Kilo kontrolüyle pek çok kronik hastalığın tedavisi kolaylaşmakta ve yeterli kilo kaybı sağlandığı zaman Tip 2 diyabet, Hipertansiyon, Astım, Uyku apnesi gibi yaşamı zorlaştıran pek çok hastalığın kesin tedavisi mümkün olabilmektedir. Obezite tedavisinde sağlıklı şekilde kilo verilebilmesi kadar, verilen kilonun korunması da çok önemlidir. Bu nedenle kanıta dayalı bilimsel tedavilerin uygulandığı obezite merkezlerinde hastalara bütüncül olarak yaklaşılması ve uzun süreli tedavi ve takiplerinin yapılması gerekir. Bu süreçte beslenme tedavisi, bilişsel davranışçı tedavi, egzersiz tedavisi, tıbbi tedavi ve gerekirse cerrahi tedaviler ihtiyaca göre uygulanmalıdır."

FOTOĞRAFLI

Kaynak: Basın Bülteni

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Haberler Haberleri