Tarhan, tedavi sürecinde çevre desteğinin ve rehabilitasyon sürecinin önemine işaret etti. Bağımlılık yapan maddelerin, dikkat eksikliği tedavisinde kullanılan bazı ilaçların kişide genetik yatkınlık varsa şizofreniyi tetikleyebildiğini ifade eden Tarhan, “Özellikle dopamin arttıran ilaçlar doktor gözetiminde kullanılmalıdır.” dedi.
Çok ciddi genetik araştırma yapılıyor
Son yüzyıllarda bu hastalıkla ilgili çok ciddi genetik araştırmalar yapıldığını ifade eden Tarhan, “Şu anda şizofrenide belirlenmiş hedef genler var. O hedef genleri biz şu anda hastalarda bilimsel amaçla araştırıyoruz. Yaygınlığı tespit etmek için kişide hedef gen varsa o gen araştırılıyor. Otizm ve bipolar gibi hastalıklarda da hedef genler olabiliyor. O hedef genler varsa hastalıkla, tedaviyle ilgili farklı bir sonuç oluyor. Hedef gen yoksa farklı oluyor.” dedi.
Genetik tedaviler araştırılıyor
Pek çok hastalıkla mücadelede genetik tedavilerin ortaya çıktığını belirten Tarhan, “Hedef geni belirliyorsunuz, bir virüsün üzerine adenovirüs denilen zararsız virüsler yükleniyor. O geni değiştirecek gen taşıyıcısı oluşturuluyor. Bu proteini ya da o geni düzelten virüsü vücuda veriyoruz. Virüs gidiyor ve o gene bağlanıyor. O genin çalışmasını engelliyor. O teknoloji (MRNA). Bu tedaviler için ayrı bir laboratuvar, kök hücre laboratuvarı var. Üsküdar Üniversitesi olarak bünyemizde transgenetik hücre laboratuvarları kurduk. Pandemiyle mücadelede gündeme gelen MRNA teknolojisinin şimdi psikiyatrik hastalıkların tedavisi için gündemde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “O teknoloji kullanılarak kişide önce gen taraması yapacağız. İnsanda hastalığa özgü genleri tarayan bir sistem. Sadece bütün insanlardaki ortak genlerin dışında olan genleri yani hatalı protein üreten genleri taramak hedefleniyor. Böyle durumlarda bize şizofreniyle ilgili genetik ipuçları veriyor.” dedi.
Üç gerçeklik var: Rüya, hayal ve gerçek dünya
İnsanın normalde üç gerçekliği olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Bir rüya gerçekliğidir. Rüyada ayrı bir dünyadayızdır. İnsan orada uçuyor, dünyaları dolaşıyor, savaşıyor, bir şeyler yapıyor, dönüyor. Uyanınca rüyaymış diyoruz. Hayal gerçekliğimiz var. Daydreaming diyorlar. Gündüzleri hayale kapılır kişi. Çocuklarda ve ergenlerde çok olur. Hayale kapılır, bir şeyler düşünür. Hep amacı vardır, ona göre bir şeyler yapmaya çalışır. Ondan sonra herhangi bir şey olduğu zaman bu hayal der, gerçek dünyaya döner.” dedi.
Şizofreni hastaları ayrım yapmada zorlanıyor
Gerçek dünyanın ise yaşadığımız dünya olduğunu kaydeden Tarhan, “İnsanın yapacağı ve yapmayacağı şeyler vardır. Akıl yürütmelerle oluşturulan, tanıdık bir dünya vardır. Bu gerçek gerçekliktir. Diğeri hayali gerçekliktir. Fiziksel, hayali ve rüya gerçekliğidir. Şizofren kişilerde bu üçünün ayrımını yapma bozukluğu vardır. Sağlıklı bir beyin, reality testing denilen, gerçeklik testi yapan bir networke sahiptir Bu gerçek, gerçek değil. Rüya, rüya değil ayrımı yapar.” dedi.
İlaç tedavisiyle hatalı protein üretilmesi önleniyor
Beyindeki belirlenmiş genlerde belirli bir stres, belirli bir ortam olduğu zaman seratonin ve dopamin ihtiyacının arttığını belirten Tarhan, “Önemli bu iki kimyasal o kişide normalde uyuyan o geni harekete geçiyor ve hatalı protein üretmeye başlıyor. Hatalı protein de beyin kimyasını bozuyor. Beyin kimyası bozulunca da kişinin muhakemesi bozuluyor. Biz tedavilerde şu an ilaçla bu durumu düzeltmeyi hedefliyoruz. İlaçlarla genin hatalı ifadesi bastırılıyor. Hatalı protein üretmesi önleniyor.” dedi.
Erken ve güçlü tedavi önemli
Şizofrenide erken tedavinin önemini vurgulayan Tarhan, “Vaktinde ve güçlü tedavi önemli. Zayıf tedavi olursa bastırılıyor ama tam kontrol edilmediği için hastalık kronikleşiyor. Onun için şizofrenide güçlü, kapsamlı ve erken tedavi çok önemlidir. Kişi o akut dönem geçip beyindeki o kimyasal fırtına düzeldikten sonra kişiye artık sosyal uyum çalışması ve rehabilitasyon çalışmaları yapılıyor.” dedi.
Şizofreni hastalarında ilaç reddi çok oluyor
Tarhan, “Ülkemizde kurulan ve hizmet veren ruh sağlığı merkezleri çok faydalı oldu ama yetmiyor. Birçok hastalığı kontrol altına almak çok zorlaştı. Özellikle şizofreni hastalarında ilaç reddi çok oluyor. Hastalık bilinci olmadığı için kişi kendi hastalığını kabul etmiyor. Onun için her tedavi yöntemini düşman gibi görüyor. Birçok hekime şiddet olayının arkasında şizofren hastalığı olabiliyor. ‘Beni hastaneye yatıracaklar, bana zarar verecekler, öldürecekler, tecavüz edecekler’ diye düşünüp karşısına beyaz önlüklü kim çıkarsa saldırıyor. Bu nedenle bu hastalara yaklaşım şekli çok farklı ve önemli.” dedi.
Dopamin artıran ilaçlar dikkatli kullanılmalı
Tarhan, “Özellikle ilaçların doktor gözetiminde kullanılması çok önemlidir. Özellikle dopamin arttıran ilaçlar çok dikkatli kullanılmalıdır. Beyinde dopaminin fazla artması demek, kişide yatkınlık geni varsa şizofreniyi çıkarıyor. Dopamin beyinde ödül/ceza sisteminin ödül kimyasalı. Beyin şizofrende dopamini aşırı fazla salgılıyor.” uyarısında bulundu.
(BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)