Bitkilerle Şifa Arayanlara ! Fitoterepi Nedir? Fitoterapide Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Şeker hastalığından tansiyona, kısırlıktan kansere bir çok hastayı şifasıyla buluşturan fitoterapi, neredeyse tüm Dünya’da tedavilerin en başında geliyormuş. İşte tüm yönleri ile fitoterapi...

Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz fitoterapi, bir çok hastalığa şifa olarak hastaların yüzünü güldürüyor. Peki gittikçe yaygınlaşan ve tedaviler arasında tercih edilen fitoterapi nedir? Kimler tarafından uygulanır? Birlikte öğrenelim...

Bitkilerle tedavinin bilime dayalı kanıtlarla elde edilmesinin adı olan Fitoterapi, tüm Dünya’da yaygın olarak hekimler tarafından uygulanan bir tedavi şeklidir.

Ülkemizde de 2014 yılından bu yana, Sağlık Bakanlığı tarafından “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp" kategorisinde yer almaktadır. 

Ülkemiz; bitkiler açısından oldukça zengindir. Küçük bir arazide bile mutlaka faydalı bir bitkiye rastlamanız mümkün. Kırlarda papatyalardan, dağlarda ki kekiklere kadar adeta bitki cenneti olan ülkemiz, Avrupa’nın da bu konuda tercihi olmaktadır

Bitkiler, bizlere İlahi bir sanatkârın elinden sunulmuş mucizevi sanatlardır. Esasen bitkilerin faydalarından bahsedecek olursak, bitkiler; kendilerini yaşadıkları iklimin şartlarına göre hazırladıkları için, insanlar tarafından kullanıldıklarında bu etkileri ile fayda sağlarlar. Misal olarak; bir bitki soğuktan kendini korumak için ayrı, güneşten korumak için ayrı bir etki ortaya koyar. İşte bu özelliği ile insanın da bedenine, hangi hastalığa karşı iyi geliyorsa ona göre şifa olur. Bu durum gözlendiğinde, kişiyi hayrette bırakacak kadar muazzam bir yapıya sahiptirler.

İşte fitoterapi de tıbbi etkinliği olan bitkilerin, tedavi de kullanımı olan bilimidir. Bütüncül tıp denilince ilk sıralarda yerini alan fitoterapi, halk arasında aktardan alınan bitkilerin kullanılması gibi anlaşılsa da, bununla bir bağlantısı yoktur. Çünkü fitoterapi, bilimsel kanıtlara dayanan ve fitoterapi eğitimi almış hekim ve eczacılar tarafından uygulanmaktadır. 

Fitoterapiyi tüm Dünya’da bir çok ülke yaygın olarak kullanmaktadır. Almanya’da doktorlar tedavilerin %65’ini fitoterapi ile yaparken, bu durum Japonya da %70’dir. Bunun gibi bir çok ülke de doktorlar, tedavide fitoterapi uygulamakta, ve reçetelere fiitoterapi ilaçları yazmaktalar.

Görüyoruz ki fitoterapi oldukça faydalı ve bu faydası kanıtlanmış bir tedavidir. Peki burada fitoterapiye faydalıdır derken, kimyasal ilaçlar zararlıdır diyebilir miyiz? Elbette hayır. Çünkü fitoterapi de amaç, bitkilerin etkileşimi, yan etkileri gibi durumları göz önünde bulundurarak elde edilen ilaçları belli dozlarda ve miktarlarda hastaya vermektir. Dolayısı ile, dozunda olmadığında fitoterapi ilaçları da zarar verebilir.

İşte bu yüzden fitoterapi, son derece önemli ve kıymet arz eden bir bilimdir. Çünkü bilinen bir gerçek vardır ki; ilaçla zehrin arasında ki fark dozdur. Bu durum yediğimiz gıdalardan içtiğimiz sıvılara, aldığımız güneş ışığından uyuduğumuz uykuya kadar her konuda böyledir. Yani çok faydalı dediğimiz birşey, dozu aştığında zararlı hale gelebilir. 

Halk arasında yaygın olan ve “iyi geliyormuş” denilerek içilen bitkiler, dikkatli olunması gereken bir alandır. Çünkü bitkilerin kullanım şeklinin önemi kadar, hangi iklimde yetiştiği, nasıl toplandığı, nasıl kurtulduğu da oldukça önem arz etmektedir. Fitoterapi de ise tüm bunlar göz önünde bulundurularak elde edilen bitkilerle belli dozlarda hazırlanan ilaçlar, hastaya yine belli miktarlarda verilir. Üstelik bazen bitkiler, kimyasal ilaçlarla etkileşime geçerek faydadan çok zarar bile verebilir. Oysa fitoterapi de hekim, kullanılan ilaçla birlikte bitki ilacının alınıp alınmayacağını göz önünde bulundurarak reçete eder.

Bir doktor, kimyasal ilacı hastasına verirken nelere dikkat ediyorsa, bitki ilacını da verirken aynı titizliği gösterir

Örneğin; sarı kantaron bitkisinden elde edilen yağ, yaralara, yanıklara ve mide hastalıklarına oldukça iyi gelmektedir. Hatta mide kanserinde kullanıldığında fayda ettiği gözlemlenmiştir. Fakat kemoterapi alan bir hasta bu bitkiyi veya yağını kullanırsa kemoterapi den alınan faydayı alt üst edebilir. Dolayısıyla kişi kendisi bilmeden, yalnızca tavsiye üzerine kullanamaz. Doktor gözetiminde kullanılacak olan bitki ilaçları ise, fitoterapide bir çok hastalığın şifasına vesile olmuş ve olmaya da devam etmektedir 

Ülkemizde hekimler tarafından çok yaygın olmayan bir alan olduğu için, fitoterapi eğitimi almamış bir doktor, bitkilerle ilgili danışıldığında alınmaması gerektiğini söyleyebilir. Çünkü olası etkileşim ihtimaline karşı hastayı riske etmek istemez. Fakat fitoterapi eğitimi almış bir hekim, tüm detayları ile içeriklere vâkıf olduğundan dolayı, hastayı da bu şekilde yönlendirebilir.
Fitoterapiden uzak, aktar veya eş dost tavsiyesi ile alınarak kullanılmaya çalışılan bitkiler, bazen kişilerin “kullandım fayda etmedi”gibi bir söylemine sebep olmaktadır. Oysa kullanılan bitkinin yetiştiği yer, hangi vakitte toplandığı, cinsi, kullanılırken nasıl hazırlandığı son derece önemlidir. Aynı bitkiyi herkes kullanamaz. Birde bitkinin bekleme süresi çok önemlidir. Fazla beklemiş bir bitki, kişiye faydadan çok zarar verebilir. İşte fitoterapi, tüm bunların göz önünde bulundurularak hazırlanmış olan bitkilerin hastaya ”kişiye özel”olarak kullandırmak konusunun uzmanlık alanıdır.

Fitpterapi de bitkiler kimi zaman çay, kimi zaman kapsül, bazen bitki yağı olarak bile hastaya sunulabilir. Bu, hastanın  durumuna göre, uzman tarafından belirlenir. Tüm bunların yanında fitoterapi, kadim bir uygulamadır. İbn-i Sina “El Kanun Fittıb” adlı eserinde anlattığı reçetelerle, döneminde bir çok hastanın şifasına vesile olmuş, bu konuda yaptığı araştırmalar, ortaya koyduğu uygulamalarla günümüze kadar uzanan eserlerinde hâlen ilmini şifa olarak ulaştırmaktadır. 

Fitoterapi; migren, aşırı kilo problemi,kadın hastalıkları, tiroid bezi hastalıkları,şeker hastalığı, uykusuzluk,idrar yolları, kanser, böbrek rahatsızlıkları,depresyon, panik atak ve daha bir çok hastalığın tedavisinde son derece faydalıdır. 

Fitoterapi ile tedavi olmak isteyenler, bu konuda eğitim almış uzmanlara başvurmalıdır. 
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Alternatif Tıp Haberleri